Kayıtlar

Haziran, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

gün gelir

gün gelir zemin hazırlar yarınlar bana süregelir senli düşüncelerim sıfırlaşır çağlayan gözlerimin içinde esaretine isyan eder benliğim gün gelir ne nefret kalır içimde ne sevgiden bir parça bilmediğim birinin gözlerinde durursun gün gelir bozuk para şakırtısı olur değerin gönlümdeki efsanenin yıkıntısı olursun
Saçlar ağarmış mı dedin kuşlar ötüşüyor oysa yıl dokuzyüzaltmışyedi sapsarı bir istanbul sonbahar
Sonbahar çekti gitti uzaklara Ardarda yağan esintili yağmurlardan sonra Belleğimin penceresinden indiremedim seni İman tahtama dizdim Hatıralarla senden kalan binlerce resmi Akşam karanlığında gün yanığı yüzlerimiz Tıpkı ateşte yanan bir demet gül gibi Uzaktan seyrettim aylar var yüzünü Rüzgarlı sokakta yürüdüm bir başına Güller kopardım dağlardan verdim sana Uzun dikenleri doldu elime sonra çile verdin çektim Telaşı girdi göğsüme bir serçenin ama unutamadım on yedi nisanı

Mehtaptaki Gölge

Mehtaptaki Gölge  ( ombre au clair de lune ) L ayık mı sana güneş ay E melim mehtaba çıkmak seninle Y alnız tek gölge olmak mehtapta L al olmak ağzı tutulmuşçasına A ncak doğayı dinlemek her şey susmuşçasına E klemek geceleri sabaha o gölge gibi R astlamadan hiç sarp kayalıklarına yaşamın G üllerin rengi değişirse biter mi hüznün gamın E lveda deyip gündüze  L aleler menekşeler topladığın düze E rişelim o sessiz engine aşktaki gölde N eden kırılsın mehtaptaki gölge